Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanKörfez tipi kapsamında, devlet erkanı ve iş insanlarından oluşan heyet ile Cidde, Doha ve Abu Dabiziyaret.
En üst düzeyde gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretlerde yatırımdan sanayiye, savunmadan sağlığa, yenilenebilir enerjiden uzay sanayisine birçok alanda 18 muhtıra ve ortak bildiri imzalandı.
Aralarında en değerli Bayraktar AKINCI TİHA’dan Suudi Arabistan’yavermek için anlaşma ve 50,7 milyar dolar Türkiye ile BAE arasında ortadaanlaşma imzalandı.
“ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi Körfez’i Türkiye ile işbirliği yapmaya istekli hale getirdi”
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kirecci,Körfez ülkeleri ile Türkiye arasındaki son süreci şöyle anlattı:
“Arap Baharı döneminde başlayan süreçte Türkiye’nin halk hareketlerine verdiği destekten bazı Körfez ülkeleri rahatsız oldu. Türkiye’nin buradaki tavrı biraz abartılı okundu. Körfez ülkeleri bu sürecin öznesi olmasa da Türkiye’nin Suriye ve Kuzey Afrika ülkelerindeki hareketlere yaklaşımı, halk iradesinin bir formülle yönetime yansımasıydı. Bu biraz abartılı anlatıldığında bağlantıların esnemesine neden oldu. Menfaatlerin onarılması süreci iki yılı aşkın süredir devam ediyor. Burada doruk noktası 2017’de Katar’a uygulanan abluka ve Türkiye’nin Katar’a takviyesi oldu. Bu gerilimi bir adım öteye taşıdı ama ardından Türkiye’nin attığı adımlar, oradan gelen olumlu mesajlar, özellikle ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sırasında yaşananlar Körfez’i Türkiye ile işbirliği yapmaya istekli hale getirdi.”
“Ekonomik anlaşmaların önümüzdeki aylarda ilerlediğini göreceğimizden eminim”
“Bazıları ilişkilerin düzelmesi ve bu ziyaretlerin tek sebebinin ekonomik olduğunu söylüyor”devam ediyor kireç yapıcı, “Tek sebep bu olamaz. Çünkü Körfez ülkeleri Avrupa’da, Amerika’da, Asya’da ve tüm dünyada yatırım yapıyor. Türkiye neden bunların ortasında olmasın? Ancak burada altının çizilmesi gereken siyasi bir gereklilik de vardır. Türkiye, müttefiki olduğu ülkelerin her zaman yanında olan bir ülkedir ve bunu Katar’da göstermiştir. Bu anlamda değerli bir oyuncu olarak Türkiye’nin hem Ortadoğu’da hem de Kafkasya’da değerinin arttığı vurgulanmalıdır. Bu sadece siyasi veya tamamen ekonomik bir angajman değildi, ekonomik angajmanın siyasi gevşemeden sonra beklenmesi gerekiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son seçimi kazanmasının ardından düzenlenen törene bu ülkelerin liderleri veya temsilcileri katıldı. Bu nedenle, iade-i ziyaret olarak değerlendirilebilir. Burada ekonomik anlaşmalar da yapılıyor, önümüzdeki aylarda bu hamleyi daha da ileriye taşıyacağımıza eminim.”ekledi.
“Hem Rusya hem de ABD ile işbirliğini sürdürmeye çalışan bir ülkeyiz”
Suudi Arabistan ve TürkiyeYüzyılın ortasında İslam dünyasında liderlikle ilgili tartışmaların ele alınması prof. Doktor Limemaker, “Gerginliğin devam edeceğini düşünmüyorum. Aksine, nerede işbirliği yapılabileceğini arayan iki taraf var.”o devam etti:
“Çünkü küresel ölçekte ve ekonomide yaşanan belirsizlikler, özellikle de pandemi sonrası krizler ve Ukrayna savaşı, ikili ve bölgesel ittifakların çok değerli hale gelebileceğini dünyaya gösterdi. Eminim ki Türkiye gelecekteki dış politika arayışlarında daha fazla işbirliği isteyen taraf olacaktır. Siyasi, kültürel, askeri veya ekonomik olsun. Benzer bir süreci Batı ile yaşıyoruz. Burada sadece Körfez ile sorunlar çözülmedi, Körfez ekonomisi yatırım yapmayacak, NATO zirvesinde Sayın Cumhurbaşkanımız da Avrupa’ya yönelik tekliflerini ortaya koydu. O platformda AB üyelik sürecinin de canlandırılması gerektiğini iletti. Bu nedenle tek taraflı bakılmamalıdır. Aynı zamanda hem Rusya hem de ABD ile işbirliğini sürdürmeye çalışan bir ülkeyiz.”
“Sadece Türkiye’nin değil tüm çevre ülkelerin yararınadır”
Ayrıca Körfez ile çıkarların yükseltilerek bölgesel anlamda ne gibi katkılar sağlanabileceği, kireç yapıcı, kayıt edilmiş:
“İsrail ile Türkiye’yi konuşmak Filistin için her zaman daha faydalıdır. Çünkü konuşmadığınız bir ülkede etki yaratamazsınız. Bu anlamda İbrahim Uzlaşması ile hedeflenenin gerçekleşmediğini de görmekteyiz. En azından beklenen düzeyde değil. Türkiye ile İsrail arasındaki iş birliğinin devam etmesi bölgedeki gerilimi de azaltacaktır. Öte yandan, Doğu Akdeniz’deki elektrik yataklarıyla ilgili bir boru hattı sorunu var. İsrail ve Mısır’da iddia edildiği kadar büyük gaz yatakları varsa bunları Avrupa’ya aktarmanın en uygun yolu Türkiye’deki mevcut boru hatlarını kullanmaktır. Bu anlamda Türkiye, tesadüfi bir şeyin bedeli olarak görmeden, çoklu işbirliğine açık bir ülkedir. Türkiye’nin 2010’ların başından beri Batı ile ilişkilerinde vurguladığı şey budur. Türkiye bir güç merkezi olsun, bu hem Rusya’nın Batı ile ilişkilerine katkıda bulunur, hem Türkiye’nin Avrupa’daki çıkarlarına katkıda bulunur, hem de Ortadoğu’yu daha sakin, barış ve kalkınma odaklı hale getirir. Türkiye kendi altyapısında Rusya ile parçaları tamamlıyor, şimdi muhtemelen İsrail ile parçaları vurgulamak isteyebilir. Doğu Akdeniz’de bazı kaynaklar varsa Türkiye, KKTC’nin de ortak olduğu bir formülle bunların dünya pazarlarına arzı konusunda her zaman işbirliğine açıktır. Pozitif siyasi, jeopolitik ve ekonomik kurallar sadece Türkiye’ye değil, tüm komşu ülkelere fayda sağlayacaktır.”
haberbaskale.xyz